ATTİLA GÖKÇE
A Milli Takım Teknik Direktörü Vincenzo Montella ile TFF’in Riva’daki kamp merkezinde konuştum. Hoca, Macaristan ve Avusturya ile oynanacak hazırlık maçlarına seçilen oyuncuları bekliyordu.
Söz kadrodan açılmışken, listenin kamuoyunda genel kabul gördüğünü, ancak dışarıda kalan bazı isimlerin de merak edildiğini anlattım. Hemen açıklık getirdi:
“Milli Takım’da oynamak için yüzde yüz fit olmanız gerekir. Sağlıklı ve formda. Bazı oyuncularımız fiziksel olarak hazır değil… Abdülkerim ve Çağlar, sakatlık tedavisinde… İyileşmelerini ve oyuna dönmelerini bekliyoruz. Cenk Tosun için de kimse yanılmasın. Milli Takım’da Cenk’ten çok yararlandık. Letonya maçında attığı gollerle bizi rahatlattı. Kapımız kimseye kapalı değil. Cenk ve öteki futbolcularımız, fiziksel olarak hazır olduklarında davet edilecektir.”
‘HOCALARLA YÜZ YÜZE GÖRÜŞTÜM’
Montella’nın Süper Lig antrenörleriyle diyaloğunu merak ettim, şunları söyledi:
“Bize oyuncu veren yerli-yabancı tüm antrenörlerle konuşuyorum. Sağlıklı ve doğru bilgiler alıyorum. Çoğunu ziyaret edip yüz yüze görüştüm.”
İtalyan hocaya kimlerle görüştüğünü sormadım, listeyi ekibinden edindim. Hoca, Konyaspor (Aleksandar Stajanoviç),Real Madrid (Carlo Ancelotti), Borrusia Dortmund (Edin Terzic), Fenerbahçe (İsmail Kartal), Galatasaray (Okan Buruk), Trabzonspor (Abdullah Avcı) Çaykur Rizespor (İlhan Palut), Beşiktaş (Fernando Santos), Başakşeir (Çağdaş Atan), Pendikspor (İstifa öncesi/İvo Vieira), Ankaragücü (Emre Belözoğlu), Benfica (Roger Schmidt),İnter (Simone İnzaghi, Atletico Madrid (Diego Simeone). Montella’nın ilk günden beri yardımcısı olan Daniele Russo ise Roma (Daniele Rossi) ve Juventus (Massimiliano Allegri) ile yüz yüze görüşmeler gerçekleştirmiş.
HER BÖLGE İÇİN 2 FUTBOLCU
Montella, Euro 2024 finallerine katılacak kadroda her bölge için 2’şer oyuncu seçeceğini, ofansif görevlerde daha fazla oyuncu tercih edeceğini söylüyor. Peki, Almanya’da mücadele edecek kadronun hedefi ne? 2000’de çeyrek final, 2008’de yarı final oynayan, UEFA tarafından bronz madalya ile ödüllendirilen kadroları anımsatıp 2024’ü soruyorum.
“Eskiye bağlanıp orada kalmamalıyız. Yeni hedeflerimiz olmalı. Öncelikle çok kaliteli bir oyun anlayışımız olmalı. Sürekli iyi oynayan bir takımla daha yeni hedefleri kovalayabiliriz.”
Böyle bir oyun oynandı mı?
“Evet, kesinlikle… Hırvatistan, Letonya galibiyetlerinden sonra Almanya karşısında 3-2 kazandığımız oyun çok iyiydi. Orada baştan sona sürekli hamlelerle oyunu ileri taşıyan, skora bakmadan hep gol peşinde koşan bir oyun çıkardık. Hedefimiz hep öyle oyunlar oynamak.”
KAOS FUTBOLU CEVABI
Bizler, başarılı sonuçlar aldığımız turnuvalarda genellikle ortalığı karıştıran, hesaplanmamış hamleler yapan “kaos futbolu” oynuyorduk. Montella’nın oynayacağı oyunun ilham kaynağı ne olmalıydı?
Hoca güldü; “Futbolda organize kaos çok iyidir!” diyerek göz kırptı. Bu sözlerden “galiba bizi keşfetti” çıkarımını yaptım.
“Süper Lig size göre hangi seviyede? Oynanan oyunlar heyecan veriyor mu? Uzunca süre yerde yatılan, topun oyunda çok az kaldığı maçlar izliyoruz. Bu durum kaliteyi düşürmez mi?”
“Bence Süper Lig’in seviyesi, Premier Lig dışında kalan 4 büyük endüstriyel lige yakın. Gelişmeler var. Orada da bazen eleştiriler yapılıyor. Şunu da söylemeliyim, kaliteyi yükseltecek şey, daha yüksek tempo ve oyunda sürekliliktir.”
KASIMPAŞA – GALATASARAY MAÇI
Montela, sohbet öncesi Kasımpaşa-Galatasaray maçını izlemişti, “İki takım da kazanmak istiyordu. Sadece oyunun yavaş oynandığını söyleyebilirim. Buna da kötü zeminde top kullanmanın neden olduğunu sanıyorum” dedi.
Milli Takımlar İletişim Müdürü Türker Tozar, saati gösterdi. Az sonra yardımcılarıyla Trabzonspor-Fenerbahçe maçını izleyecekti. Nezaket gösterip izin istedi. Sohbeti şöyle bitirdi:
“İşimi yaptığım için çok mutluyum. Sonuçların da bizi desteklemesini diliyorum. Çok çalışıyoruz. Ülkemizi gururlandırmak istiyoruz.”
Hoca, Trabzon’daki maçı nasıl izledi, olaylara hangi yorumları yaptı?
Hayır, bu soruları sormayacağım, bilgi almayacağım.
İLLE DE MANTI
Montella’ya sordum: Mantı mı, ravyoli mi? Hemen yanıt verdi: “Mantı, mantı!” Peki neden? “Az önce yedim, çok sevdim de ondan!”